Boşanma sürecinde çocukla kişisel ilişki kurulması, hem çocuk hem de ebeveynler için oldukça önemli bir konudur. Bu ilişki, çocuğun duygusal gelişiminde ve kimlik oluşumunda önemli bir rol oynar.

Kişisel İlişki Hakkı Nasıl Düzenlenir?
Kişisel ilişki hakkı, genellikle boşanma davası sırasında veya daha sonra açılacak ayrı bir dava ile düzenlenir. Mahkeme, karar verirken aşağıdaki faktörleri göz önünde bulundurur:

• Çocuğun yaşı ve olgunluk düzeyi: Küçük yaştaki çocuklar için görüşmelerin daha sık ve daha kısa süreli olması uygun olabilirken, daha büyük çocuklar için daha uzun süreli ve çeşitli aktiviteler içeren görüşmeler planlanabilir.
  
• Çocuğun istekleri: Çocuğun görüşü, özellikle ergenlik çağındaki çocuklar için önemlidir. Ancak, çocuğun görüşü her zaman bağlayıcı olmayabilir.
  
• Ebeveynlerin istekleri: Her iki ebeveynin de görüşmelerle ilgili istekleri dikkate alınır.
  
• Çocuğun güvenliği: Görüşmelerin güvenli bir ortamda gerçekleştirilmesi önemlidir.
  
• Çocuğun günlük rutini: Görüşmelerin çocuğun okul, uyku ve diğer aktivitelerine engel olmaması gerekir.
  

• Hafta sonları: Her hafta sonu belirli saatlerde baba, çocuğu evinden alarak birlikte vakit geçirir.
  
• Tatiller: Okul tatillerinde belirli günler baba, çocuğu yanına alır.
  
• Özel günler: Çocuğun doğum günü, bayramlar gibi özel günlerde baba, çocukla birlikte olur.
  

• Çocuğun duygusal sağlığı: Çocuk, her iki ebeveynle de düzenli olarak vakit geçirerek daha dengeli bir duygusal gelişim gösterir.
  
• Çocuğun öz güveninin artması: Çocuk, her iki ebeveyninin sevgisini hissederek daha güvenli büyür.
  
• Aile bağlarının korunması: Kişisel ilişki hakkı sayesinde aile bağları tamamen kopmaz.
  
• Çocuğun sosyal becerilerinin gelişmesi: Çocuk, farklı ortamlarda bulunarak sosyal becerilerini geliştirir.
  

• Uzaktan yaşayan ebeveynler için kişisel ilişki: Uzakta yaşayan ebeveynlerin çocukla nasıl iletişim kurabileceği, görüşmelerin nasıl yapılacağı gibi konular ayrı bir inceleme gerektirir.
  
• Çocuğun görüşü: Çocuğun yaşı ve olgunluk düzeyine göre görüşü alınır ve karar verilirken dikkate alınır.
  
• Özel durumlarda kişisel ilişki: Çocuğun hastalanması, doğal afetler gibi özel durumlarda kişisel ilişki düzenlemelerinde yapılacak değişiklikler.
  

Velayet hakkı, çocuğun en iyi şekilde yetişmesi için oldukça önemli bir konudur. Ancak, bazı durumlarda velayetin değiştirilmesi veya kaldırılması gerekebilir. Bu durumlar, çocuğun menfaatlerinin gerektirdiği durumlarda yargı kararıyla mümkündür.
Velayetin Değiştirilmesi Nedenleri

• Velayet sahibi ebeveynin çocuğa karşı görevlerini yerine getirmemesi: Çocuğun bakımını ihmal etmesi, çocuğa kötü davranması, çocuğun eğitimine önem vermemesi gibi durumlar velayetin değiştirilmesi için geçerli sebeplerdir.
  
• Velayet sahibi ebeveynin psikolojik sorunları: Ebeveynin ciddi bir psikolojik rahatsızlığı olması ve bu durumun çocuğun güvenliğini tehdit etmesi halinde velayet değiştirilebilir.
  
• Velayet sahibi ebeveynin madde bağımlılığı veya alkol problemi: Ebeveynin madde bağımlılığı veya alkol problemi olması ve bu durumun çocuğun hayatını olumsuz etkilemesi halinde velayet değiştirilebilir.
  
• Velayet sahibi ebeveynin yeni bir ilişki kurması ve çocuğu ihmal etmesi: Ebeveynin yeni bir ilişki kurması sonucu çocuğa yeterince zaman ayıramaması ve ilgilenmemesi durumunda velayet değiştirilebilir.
  
• Çocuğun görüşü: Çocuğun yaşı ve olgunluk düzeyi göz önünde bulundurularak, kendi görüşü de dikkate alınır.
  

• Velayet sahibi ebeveynin çocuğun hayatını tehlikeye atması: Çocuğa şiddet uygulaması, cinsel istismar gibi durumlar velayetin tamamen kaldırılması için geçerli sebeplerdir.
  
• Velayet sahibi ebeveynin çocuğa karşı sürekli olarak olumsuz davranışlarda bulunması: Çocuğu aşağılaması, küçümsemesi, sürekli olarak azarlaması gibi durumlar velayetin kaldırılması için gerekçe olabilir.
  
• Velayet sahibi ebeveynin çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılayamaması: Çocuğun barınma, beslenme, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamaması durumunda velayet kaldırılabilir.
  

• Uzman Raporları: Psikolog veya sosyal hizmet uzmanı gibi uzmanlardan alınacak raporlar, mahkeme kararında önemli bir rol oynayabilir.
  
• Deliller: Velayet davasında, çocuğun menfaati için en uygun kararın verilmesi için gerekli tüm deliller toplanmalıdır.
  
• Avukat: Velayet davası, hukuki bir süreçtir. Bu nedenle, bir avukata danışarak haklarınızı korumanız önemlidir.
  

Boşanma sürecinde en hassas konulardan biri kuşkusuz çocukların velayetinin kimde kalacağıdır. Türk Medeni Kanunu, çocuğun üstün yararını gözeterek velayet hakkının belirlenmesini öngörür.
Velayet Hakkı Nedir?
Velayet hakkı, çocuğun bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile ilgili tüm kararları verme yetkisidir. Bu yetki, çocuğun sağlığı, eğitimi, sosyal hayatı, din eğitimi gibi birçok konuyu kapsar. Velayet hakkı, aynı zamanda çocuğun kişilik haklarına ve mal varlığına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülüklerini de içerir.
Velayet Hakkı Kimde Olur?
Boşanma durumunda, çocuğun velayeti genellikle anne veya babadan birine verilir. Ancak, her iki ebeveynin de velayet hakkı konusunda talepte bulunabilmesi mümkündür.
Velayet hakkının belirlenmesinde hakim, aşağıdaki faktörleri göz önünde bulundurur:

• Çocuğun Yaşı ve Olgunluk Düzeyi: Küçük yaştaki çocuklar genellikle annelerine daha bağlı olduklarından, velayet genellikle anneye verilir. Ancak, çocuğun yaşı büyüdükçe ve kendi görüşlerini ifade edebildiği durumlarda, çocuğun tercihi de göz önünde bulundurulabilir.
  
• Çocuğun Bağlılığı: Çocuk, hangi ebeveyne daha çok bağlıysa ve kimin yanında daha mutluysa, velayet genellikle o ebeveynde kalır.
  
• Ebeveynlerin Mali Durumu: Çocuğun ihtiyaçlarını karşılayabilecek ekonomik güce sahip olan ebeveyn, velayet konusunda daha avantajlı olabilir.
  
• Ebeveynlerin Yaşam Koşulları: Çocuğun sağlıklı bir ortamda büyümesini sağlayabilecek yaşam koşullarına sahip olan ebeveyn, velayet konusunda tercih edilebilir.
  
• Ebeveynlerin Psikolojik Durumu: Çocuğun psikolojisini olumsuz etkileyecek herhangi bir durumun bulunmaması önemlidir.
  
• Ebeveynlerin Eğitim Düzeyi ve Çocuğa Verdiği Önem: Çocuğun eğitimine önem veren ve bu konuda düzenli olarak ilgilenen ebeveyn, velayet konusunda daha uygun görülebilir.
  
• Ebeveynlerin Çocuğun Günlük Yaşamına Katılımı: Çocuğun günlük yaşantısına aktif olarak katılan, onunla vakit geçiren ve ihtiyaçlarını karşılayan ebeveyn, velayet konusunda daha avantajlı olabilir.
  
• Çocuğun Görüşleri: Çocuğun yaşı ve olgunluk düzeyi göz önünde bulundurularak, kendi görüşlerini ifade etmesine olanak tanınır. Ancak, çocuğun görüşleri bağlayıcı olmasa da hakim tarafından dikkate alınır.
  

• Tek Ebeveyn Velayeti: Çocuğun velayeti, anne veya babadan birine verilir.
  
• Ortak Velayet: Her iki ebeveyn de çocuğun velayetine ortak olur ve birlikte kararlar alır.
  
• Götürme Hakkı: Velayeti olmayan ebeveyn, belirli zamanlarda çocuğu yanına alma hakkına sahiptir.
  

• Uzman Raporları: Psikolog veya sosyal hizmet uzmanı gibi uzmanlardan alınacak raporlar, mahkeme kararında önemli bir rol oynayabilir. Bu raporlar, çocuğun psikolojik durumu, ebeveynlerin uygunluğu gibi konularda mahkemeye bilgi verir.
  
• Deliller: Velayet davasında, çocuğun menfaati için en uygun kararın verilmesi için gerekli tüm deliller toplanmalıdır. Bu deliller, fotoğraflar, tanık ifadeleri, mesajlaşmalar gibi çocuğun bakımına ilişkin olumlu veya olumsuz durumları gösteren her türlü belge olabilir.
  
• Avukat: Velayet davası, hukuki bir süreçtir. Bu nedenle, bir avukata danışarak haklarınızı korumanız önemlidir. Avukat, süreç boyunca size yol gösterecek, delillerinizi güçlendirecek ve mahkeme sürecinde sizi temsil edecektir.
  
• Çocuğun Görüşü: Çocuğun yaşı ve olgunluk düzeyi göz önünde bulundurularak, kendi görüşlerini ifade etmesine olanak tanınır. Ancak, çocuğun görüşleri bağlayıcı olmasa da hakim tarafından dikkate alınır.
  

İddet Süresi ve Hukuki Düzenlemeler: Daha Derinlemesine Bir Bakış
İddet süresi, Türk Medeni Kanunu'nda (TMK) düzenlenen, evliliğin sona ermesi (boşanma veya ölüm) durumunda kadının yeniden evlenebilmesi için belirlenen bir bekleme süresidir. Bu süre, genel olarak 300 gündür ve kadının önceki evliliğinden hamile olup olmadığının anlaşılması amacıyla getirilmiştir. Ancak, iddet süresi sadece bir sayısal sınırlama değil, aynı zamanda toplumsal, dini ve hukuki birçok boyutu olan bir kavramdır.
İddet Süresinin Hukuki Dayanakları ve Amaçları

• Türk Medeni Kanunu (TMK): İddet süresi, TMK'nın 132. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Bu yasal düzenleme, kadının korunması, çocuğun soybağının tespiti ve toplum düzeninin sağlanması gibi temel amaçlara hizmet eder.
  
• Kadının Korunması: İddet süresi, kadınların yeni bir evliliğe acele etmesini engeller ve böylece olası mağduriyetlerin önüne geçmeyi amaçlar. Özellikle boşanma sürecinde yaşanan duygusal çalkantılar ve ekonomik zorluklar göz önüne alındığında, kadına düşünme ve karar verme fırsatı sunar.
  
• Çocuğun Soybağının Tespiti: Eğer kadın hamile ise, iddet süresi içerisinde doğacak çocuğun biyolojik babası kesin olarak tespit edilebilir. Bu durum, çocuğun miras hakları, nafaka ve velayet gibi konularda önemli hukuki sonuçlar doğurur.
  
• Toplumsal Düzen: İddet süresi, toplumun genel ahlak anlayışı ve aile kurumunun korunması açısından da önemlidir. Toplumsal bir uzlaşı sağlamak ve karışıklıklara yol açabilecek durumları önlemek amacıyla bu süreye ihtiyaç duyulur.
  

• Kadının Hamile Olmaması: Eğer kadın, önceki evliliğinden hamile değilse ve bunu tıbbi bir raporla kanıtlarsa, iddet süresi kaldırılabilir.
  
• Önceki Eşle Yeniden Evlenme: Boşanan çiftler, yeniden bir araya gelerek evlenmek isterlerse, mahkeme iddet süresini kaldırabilir.
  
• Diğer Özel Haller: Hukuki sebeplerle veya tarafların karşılıklı anlaşmasıyla mahkeme, iddet süresini kısaltmaya veya tamamen kaldırmaya karar verebilir.
  

• İddet Süresi Sadece Kadınlar İçindir: Evet, Türk Medeni Kanunu'nda iddet süresi sadece kadınlar için düzenlenmiştir.
  
• İddet Süresi Dini Bir Kavramdır: Evet, iddet süresi İslam dininde de yer alan bir kavramdır. Ancak, Türk Medeni Kanunu'ndaki düzenlemeler dini hükümlerden farklılık gösterebilir.
  
• İddet Süresi Zorunludur: Evliliğin sona ermesi durumunda iddet süresinin geçmesi hukuki olarak zorunludur. Ancak, yukarıda belirtilen özel durumlarda mahkeme kararıyla bu süre kaldırılabilir.
  

Boşanma, bir evliliğin sona ermesiyle birlikte eşlerin hayatlarında önemli değişimlere yol açan hukuki bir süreçtir. Bu süreçte sadece duygusal değil, aynı zamanda hukuki ve mali konularda da birçok karar alınır. Bu kararlar, eşlerin geleceğini şekillendireceği için oldukça önemlidir.


Boşanmanın Hukuki Sonuçları

• Evlilik Bağının Sona Ermesi: Boşanma ile birlikte eşler arasındaki evlilik bağı tamamen sona erer. Bu durum, miras hakkı, sosyal güvenlik hakları gibi birçok konuda değişikliklere yol açar.
  
• Velayet Hakkı: Çocukların velayeti, bakımı ve eğitimi ile ilgili kararlar verilir. Çocuğun menfaati gözetilerek velayet hakkı genellikle anneye verilir ancak babanın da görüş hakları bulunur.
  
• Görüş Hakkı: Velayeti olmayan ebeveyn, çocukla belirli zamanlarda görüşme hakkına sahiptir. Görüş haklarının nasıl kullanılacağı, çocuğun yaşı ve gelişimi göz önünde bulundurularak belirlenir.
  
• Nafaka: Boşanma sonucu ekonomik durumu zayıflayan eş, diğer eşten nafaka talep edebilir. Nafaka türleri (yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, tedbir nafakası) ve miktarı, mahkemenin takdirine bağlıdır. Nafaka miktarı belirlenirken, nafaka isteyen eşin ihtiyaçları, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ve tarafların kusurları gibi faktörler göz önünde bulundurulur.
  
• Mal Paylaşımı: Eşlerin evlilik birliği süresince edindiği mallar, evlilik sözleşmesinde belirtilen mal rejimi veya yasal mal rejimi (edinilmiş mallara katılma rejimi) kurallarına göre paylaştırılır. Mal paylaşımı, eşlerin ekonomik durumlarını önemli ölçüde etkileyebilir.
  

• Maddi Tazminat: Boşanma nedeniyle maddi zarara uğrayan eş, diğer eşten maddi tazminat talep edebilir. Örneğin, evlilik nedeniyle mesleki hayatını durduran veya eğitim olanaklarını kaybeden eş, bu durumdan kaynaklanan zararı karşılamak için maddi tazminat isteyebilir.
  
• Manevi Tazminat: Boşanma nedeniyle kişilik hakları ihlal edilen eş, diğer eşten manevi tazminat talep edebilir. Örneğin, aldatma, şiddet veya hakaret gibi durumlar manevi tazminat talebi için gerekçe olabilir.
  
• Borçların Paylaşımı: Evlilik birliği sırasında edinilen borçlar da eşler arasında paylaştırılır. Ancak, borçların hangi oranda paylaştırılacağı, borcun kimin adına ve hangi amaçla kullanıldığı gibi faktörlere bağlıdır.
  

• Avukat: Boşanma süreci oldukça karmaşık bir süreçtir. Bu nedenle, bir avukata danışarak hukuki destek almak önemlidir. Avukat, haklarınızı korumanız ve en iyi sonucu elde etmeniz için size yardımcı olacaktır.
  
• Deliller: Haklarınızı kanıtlamak için gerekli tüm delilleri toplamalısınız. Bu deliller, mahkeme kararında önemli bir rol oynayabilir.
  
• Çocukların Menfaati: Çocukların velayeti ve bakımı konusunda çocuğun menfaati her zaman ön planda tutulmalıdır. Çocukların psikolojik durumu ve geleceği göz önünde bulundurularak karar verilmelidir.
  
• Anlaşmalı Boşanma: Mümkünse, eşler arasında anlaşarak boşanmak daha hızlı ve daha az maliyetli bir süreç olacaktır. Anlaşmalı boşanmada, eşler nafaka, velayet ve mal paylaşımı gibi konularda kendi aralarında anlaşır ve bu anlaşmayı mahkemeye sunar.
  

• Yabancı Uyruklu Eşler: Yabancı uyruklu eşlerin boşanması, farklı ülkelerin hukuk sistemlerinin uygulanması nedeniyle daha karmaşık olabilir.
  
• Dinsel Evliliklerin Boşanması: Dini nikahla evlenen çiftlerin boşanması, dini kuralların yanı sıra Türk Medeni Kanunu'na göre de düzenlenir.
  

Ayrılık Davasının Açılma Şartları ve Detayları
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunda, eşlerin ortak hayatlarına son vermek ve ayrı yaşamaya başlamak amacıyla açılan bir dava türüdür. Ayrılık davası, boşanma davası kadar kesin bir sonuç doğurmaz ancak, eşlerin bir süreliğine ayrı yaşamasına ve bu süre sonunda durumun değerlendirilmesine olanak tanır.
Ayrılık Davasının Açılma Sebepleri

• Evlilik birliğinin temelinden sarsılması: Eşler arasında sürekli anlaşmazlıklar, saygısızlık, güvensizlik gibi durumlar yaşanması ve bu durumların evliliği devam ettiremeyecek hale getirmesi.
  
• Ortak hayatın imkansız hale gelmesi: Eşlerin farklı yaşam tarzları, değer yargıları veya kişilik özellikleri nedeniyle birlikte yaşamalarının mümkün olmaması.
  
• Zina: Eşlerden birinin zina yapması.
  
• Haysiyetsiz hayat sürme: Eşlerden birinin toplum tarafından kabul edilmeyen bir hayat sürerek diğer eşin itibarını zedelemesi.
  
• Terk: Eşlerden birinin haklı bir sebep olmaksızın evini terk etmesi.
  
• Akıl hastalığı: Eşlerden birinin tedavisi mümkün olmayan bir akıl hastalığına yakalanması ve bu durumun evliliği devam ettiremeyecek hale getirmesi.
  

• Evlilik birliğinin devam etmesi: Ayrılık davası, evliliğin devam ettiği sürece açılabilir.
  
• Evlilik birliğinin temelinden sarsılması: Yukarıda sayılan nedenlerden biri veya birkaçı nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması gerekir.
  
• Davacı eşin boşanma hakkı: Davacı eşin boşanma davası açmaya hakkı olmalıdır.
  

• Eşlerin ayrı yaşaması: Hakim, eşlerin belirli bir süreliğine ayrı yaşamasına karar verir. Bu süre, genellikle 6 ay ile 2 yıl arasında değişir.
  
• Mal paylaşımı: Ayrılık kararı, mal paylaşımı konusunda bir sonuç doğurmaz. Mal paylaşımı, boşanma durumunda düzenlenir.
  
• Çocukların velayeti: Çocukların velayeti konusunda hakim, çocuğun menfaatlerini göz önünde bulundurarak karar verir.
  
• Nafaka: Gerekli görülmesi halinde, nafaka tayin edilebilir.
  

• Boşanma davası: Eşler, ayrılık süresi sonunda tekrar bir araya gelebilir veya boşanma davası açabilir. Eğer eşler ayrılık süresi içinde bir araya gelemezse, taraflar boşanma davası açabilir.
  
• Yeniden bir araya gelme: Eşler, ayrılık süresi içinde anlaşarak tekrar bir araya gelebilir ve ortak hayatlarına devam edebilir.
  

• Soğuma süresi: Ayrılık davası, eşlere düşünme ve karar verme fırsatı sunar.
  
• Çocukların etkilenmesi: Boşanmaya göre daha az travmatik olabilir.
  
• Mal paylaşımı konusunda hazırlık: Ayrılık sürecinde, mal paylaşımı konusunda hazırlık yapma imkanı verir.
  

• Avukat desteği: Ayrılık davası, hukuki bir süreçtir. Bu nedenle, bir avukata danışarak haklarınızı korumanız önemlidir.
  
• Deliller: Davanızda haklı olduğunuzu kanıtlamak için gerekli delilleri toplamanız gerekir.
  
• Çocukların menfaatleri: Çocukların velayeti ve bakımı konusunda çocuğun menfaatleri her zaman ön planda tutulmalıdır.
  

Evlilik, iki kişinin hayatlarını birleştirdiği önemli bir hukuki kurumdur. Ancak, bazı durumlarda evlilik, başlangıçtan itibaren geçersiz sayılabilir. Bu duruma evliliğin butlanı denir. Evliliğin butlanı, mutlak ve nispi olmak üzere ikiye ayrılır.
Mutlak Butlan
Mutlak butlan, evliliğin başlangıcından itibaren hiçbir şekilde geçerli sayılmaması anlamına gelir. Yani, evlilik sanki hiç yapılmamış gibi kabul edilir. Mutlak butlanın en önemli özelliği, evliliğin iptali için bir süre sınırlaması olmamasıdır. Mutlak butlan nedenleri şunlardır:

• Hısımlık: Kan veya kayın hısımlığı bağı bulunan kişilerin evlenmesi.
  
• Evlatlıklık bağı: Evlat edinen ile evlatlık arasında evlilik yapılması.
  
• Evliliğin devam etmesi: Evli olan bir kişinin başka biriyle evlenmesi.
  
• Ayırt etme gücünün bulunmaması: Akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi nedenlerle ayırt etme gücünü kaybetmiş kişilerin evlenmesi.
  

• Rızanın bulunmaması: Evlenmeye zorlanan veya aldatılan kişinin rızasının bulunmaması.
  
• Yanlış kimlikle evlenme: Yanlış kimlikle evlenme.
  
• Evlenme yaşı şartının bulunmaması: Kanunda belirtilen yaş sınırı altında evlenme.
  

• Evliliğin geçersiz sayılması: Evlilik, başlangıçtan itibaren hiç olmamış gibi kabul edilir.
  
• Çocukların hukuki durumu: Çocuklar, biyolojik anne veya babanın çocuğu olarak kabul edilir.
  
• Mal paylaşımı: Evlilik birliği sırasında edinilen mallar, evlilik hiç olmamış gibi paylaştırılır.
  
• Diğer hukuki sonuçlar: Evlilikten doğan diğer tüm hukuki sonuçlar ortadan kalkar.
  

• Evlilik iptali davası: Evliliğin butlanı durumunda, yetkili mahkemede evlilik iptali davası açılması gerekir.
  
• Dava süresi: Nisbi butlan durumunda, dava açma süresi kanunda belirtilmiştir. Bu süreyi kaçırmak, evliliğin geçerli sayılması anlamına gelir.
  
• Hukuki destek: Evlilik butlanı karmaşık bir hukuki konudur. Bu nedenle, bir avukata danışarak haklarınızı korumanız önemlidir.
  

Resmi nikah, Türk Medeni Kanunu’na göre düzenlenen ve devletin tanıdığı bir evlilik şeklidir. Bu evlilik, eşlerin hukuki hak ve yükümlülüklerini belirleyen ve toplum tarafından kabul gören bir kurumdur.

Resmi Nikahın Geçerlilik Şartları

• Evlenme Yaşı: Genellikle 18 yaşını doldurmak gerekmektedir. Ancak, belirli koşullar altında 17 yaşını doldurmuş olanlar da evlenebilir.
  
• Rıza: Evlenecek kişilerin kendi özgür iradeleriyle evlenmeye karar vermiş olmaları esastır. Zorla veya aldatarak yapılan evlilikler geçersizdir.
  
• Evlenme Engellerinin Bulunmaması: Hısımlık, evlatlıklık bağı, evliliğin devam etmesi gibi yasal engellerin olmaması gerekmektedir.
  
• Akıl Sağlığı: Evlenecek kişilerin akıl sağlığının yerinde olması ve ayırt etme gücüne sahip olmaları şarttır.
  
• Sağlık Raporu: Bazı durumlarda, evlenecek kişilerin sağlık raporu almaları istenebilir. Özellikle genetik hastalıkların olduğu ailelerde veya yaş sınırı altında evlenilecek durumlarda bu rapor zorunludur.
  
• Tanıklar: Nikah işlemi, en az iki tanığın huzurunda yapılmalıdır.
  
• Evlendirme Memuru: Nikah işlemi, evlendirme memuru tarafından gerçekleştirilir.
  
• Yer ve Zaman: Nikah, evlendirme dairesinde veya tarafların isteği üzerine belirlenen uygun bir yerde kıyılır.
  

• Hukuki Güvence: Eşlerin mal paylaşımı, miras, velayet gibi konularda hukuki haklarını güvence altına alır.
  
• Toplumsal Kabul: Toplum tarafından tanınan ve kabul edilen bir kurumdur.
  
• Çocukların Hukuki Durumu: Çocukların velayeti, soybağı gibi konularda hukuki bir çerçeve oluşturur.
  
• Sosyal Güvenlik Hakları: Eşlerden birinin ölümü durumunda hayatta kalan eşin sosyal güvenlik haklarından yararlanmasını sağlar.
  

• Evlenme engellerinin varlığı: Evlilik sırasında var olduğu sonradan anlaşılan bir evlenme engeli nedeniyle nikahın iptali istenebilir.
  
• Rızanın bulunmaması: Evlenmeye zorlanan veya aldatılan kişinin rızasının olmaması durumunda nikahın iptali talep edilebilir.
  
• Yanlış kimlikle evlenme: Yanlış kimlikle yapılan evliliklerin iptali mümkündür.
  

• Yabancı Uyrukluların Evlenmesi: Yabancı uyruklu kişilerin Türkiye'de evlenebilmeleri için belirli şartları yerine getirmeleri gerekmektedir.
  
• Dinsel Nikah: Dini nikahın hukuki geçerliliği yoktur. Ancak, resmi nikah öncesinde veya sonrasında dini tören düzenlenebilir.
  

Evlilik, iki kişinin hayatlarını birleştirmesiyle oluşan önemli bir hukuki ve sosyal bağdır. Ancak, evliliğin geçerliliği için bazı yasal şartlar bulunmaktadır. Bu şartların sağlanmaması durumunda evlilik engelleri ortaya çıkar ve evliliğin geçerliliği tartışılır hale gelir.
Evlenme Engelleri Nelerdir?
Evlenme engelleri, Türk Medeni Kanunu'nda (TMK) düzenlenmiştir ve ikiye ayrılır:

• Kesin Evlenme Engelleri: Bu engellerin varlığı durumunda evlilik mutlak butlanla geçersizdir. Yani, evlilik hiç olmamış sayılır. Bu engellerden bazıları şunlardır:
  • Hısımlık: Kan veya kayın hısımlığı bağı bulunan kişilerin evlenmesi yasaktır.
    
  • Evlatlıklık bağı: Evlat edinen ile evlatlık arasında evlilik yapılamaz.
    
  • Evliliğin devam etmesi: Evli olan bir kişinin başka biriyle evlenmesi yasaktır.
    
  • Ayırt etme gücünün bulunmaması: Akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi nedenlerle ayırt etme gücünü kaybetmiş kişilerin evlenmesi yasaktır.
    
• Kesin Olmayan Evlenme Engelleri: Bu engellerin varlığı durumunda evlilik geçerli sayılır ancak belirli hukuki sonuçlar doğurur. Örneğin, evliliğin iptali istenebilir. Bu engellerden bazıları şunlardır:
  • Rızanın bulunmaması: Evlenmeye zorlanan veya aldatılan kişinin rızasının bulunmaması.
    
  • Yanlış kimlikle evlenme: Yanlış kimlikle evlenme.
    
  • Evlenme yaşı şartının bulunmaması: Kanunda belirtilen yaş sınırı altında evlenme.
    

• Mutlak Butlan: Kesin evlenme engellerinin varlığı durumunda evlilik hiç olmamış sayılır. Bu durumda, evlilikten doğan tüm hukuki sonuçlar ortadan kalkar.
  
• Nisbi Butlan: Kesin olmayan evlenme engellerinin varlığı durumunda evlilik geçerli sayılır ancak iptal edilebilir. İptal davası, belirli bir süre içinde ve belirli kişiler tarafından açılabilir.
  
• Evliliğin İptali: Evliliğin iptali durumunda, evlilik birliği başından beri var olmamış sayılır. Bu durumda, eşlerin birbirlerine karşı malvarlığı hakları doğmaz ve çocuklar velayet bakımından yeniden değerlendirilir.
  

• Evlenme öncesi araştırma: Evlenmeden önce, evlenme engelleri olup olmadığını öğrenmek için gerekli araştırmalar yapılmalıdır.
  
• Hukuki destek: Evlenme engelleri ile ilgili herhangi bir sorun yaşandığında mutlaka bir avukata danışılmalıdır.
  
• Dava açma süresi: Evliliğin iptali için belirli bir süre içinde dava açılması gerekmektedir.
  
• Kanıtlar: Evlenme engelinin varlığını kanıtlayacak belgelerin toplanması önemlidir.
  

Boşanma sürecinde, evliliğin sona ermesiyle birlikte eşlerin hak ve menfaatleri de etkilenir. Bu etkilenme, yalnızca mal paylaşımı ile sınırlı kalmaz, aynı zamanda maddi ve manevi yönden de zarar gören tarafın tazminat talep etmesine yol açabilir. Türk Medeni Kanunu, bu durumları göz önünde bulundurarak, boşanma durumunda maddi ve manevi tazminat taleplerine olanak tanır.
Maddi Tazminat
Boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan maddi tazminat talep edebilir. Maddi tazminat, genellikle şu durumlarda talep edilir:

• Geçim standardının düşmesi: Boşanma sonucu geçim standardı düşen eş, bu farkı karşılamak için maddi tazminat talep edebilir.
  
• Mesleki hayatın kesilmesi: Evlilik nedeniyle mesleki hayatını durduran eş, bu durumdan kaynaklanan kayıpları için tazminat talep edebilir.
  
• Eğitim masrafları: Çocukların eğitimi için yapılan harcamaların karşılanması amacıyla maddi tazminat talep edilebilir.
  
• Gayrimenkul üzerindeki hakların kaybı: Evlilik birliği sırasında edinilen gayrimenkuller üzerindeki hakların kaybı durumunda maddi tazminat talep edilebilir.
  

• Aldatma: Eşin aldatılması durumunda, aldatılan eş manevi tazminat talep edebilir.
  
• Fiziksel veya psikolojik şiddet: Eşe karşı fiziksel veya psikolojik şiddet uygulanması durumunda, şiddete maruz kalan eş manevi tazminat talep edebilir.
  
• Aşağılama: Eşin sürekli olarak aşağılanması veya küçük düşürülmesi durumunda, manevi tazminat talep edilebilir.
  
• Onur ve haysiyet kırılması: Eşin onur ve haysiyetinin kırılması durumunda, manevi tazminat talep edilebilir.
  

• Kusur: Maddi tazminat talebinde bulunmak için kusursuz veya daha az kusurlu olmak gerekmektedir. Manevi tazminat talebinde ise kusur şartı aranmaz.
  
• Zamanaşımı: Tazminat davası, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde açılmalıdır.
  
• Delil önemi: Tazminat talebinde bulunurken, zararın kanıtlanması için delillere ihtiyaç vardır.
  
• Avukat desteği: Tazminat davaları karmaşık hukuki süreçlerdir. Bu nedenle, bir avukata danışarak haklarınızı korumanız önemlidir.