İtiraf, ceza hukukunda, bir suçun işlendiğini kabul etmek ve bu konuda yetkili makamlara bilgi vermek anlamına gelir. Türk Ceza Kanunu (TCK), bazı durumlarda itirafı, cezada indirim nedeni olarak kabul eder. Bu durum, etkin pişmanlık olarak adlandırılır.



Etkin Pişmanlık Nedir?
Etkin pişmanlık, suç işleyen kişinin, suçunu itiraf etmesi, suçun ortaya çıkmasına katkıda bulunması ve suçtan elde ettiği kazancı iade etmesi durumunda, cezasında indirim yapılması veya ceza verilmemesine karar verilebilmesi anlamına gelir.
Bu durum, hem suçun aydınlatılmasına yardımcı olur hem de failin toplumla barışması için bir fırsat sunar.
Etkin Pişmanlığın Koşulları
Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için bazı koşulların yerine getirilmesi gerekir:

• Suçun itirafı: Suçun işlendiğini açıkça kabul etmek.
  
• Suçun ortaya çıkmasına katkı: Suçun işleniş şekli, suç ortakları veya suç aleti gibi konularda bilgi vermek.
  
• Suçtan elde edilen kazancın iadesi: Suçtan elde edilen haksız kazanç varsa, bu kazancın tamamının iadesi.
  

• Ceza indirimi: Hatta bazı durumlarda ceza verilmemesi.
  
• Yargılamanın hızlanması: İtiraf sayesinde delil toplama süreci kısalır.
  
• Toplumla barışma: Suçlu, yaptığı yanlışı kabul ederek toplumla barışma yoluna girer.
  

• Gönüllü itiraf: İtirafın kendiliğinden ve baskı altında kalmadan yapılması önemlidir.
  
• İtirafın zamanlaması: İtirafın ne zaman yapıldığı da önemlidir. Suçun işlenmesinden hemen sonra yapılan itiraflar, daha fazla indirim alınabilme imkanı sunar.
  
• Diğer deliller: İtiraf tek başına yeterli olmayabilir. Mahkeme, itirafı destekleyen diğer delilleri de değerlendirir.
  

İşlenmiş bir suçun ortaya çıkması, ceza hukuku sürecinin başlangıcıdır. Suçun türüne, ağırlığına ve işleniş şekline göre farklı sonuçlar doğurur. Bu süreçte, suçun tespiti, failin yakalanması, yargılanması ve cezalandırılması gibi aşamalar yer alır.
Suçun Ortaya Çıkması
Suçların ortaya çıkması genellikle şu yollarla gerçekleşir:

• Mağdur şikayeti: Mağdurun suçtan zarar gördüğünü bildirmesi en yaygın yöntemdir.
  
• Tanık beyanları: Olayı gören veya duyan kişilerin ifadeleri.
  
• Deliller: Olay yerinde bulunan kanıtlar (parmak izi, DNA, güvenlik kamera görüntüleri vb.), suç aleti, tanık ifadelerini destekleyen belgeler.
  
• Gizli tanıklar: Suç örgütlerindeki veya suç işleyen gruplardaki kişilerin kimliklerini gizleyerek yaptıkları ihbarlar.
  
• Medya: Basın yayın organları aracılığıyla kamuoyuna duyurulan bilgiler.
  

• Olay yeri incelemesi: Olay yerinde delil toplama çalışmaları yapılır.
  
• Şüphelilerin belirlenmesi: Olayla ilgili şüpheliler üzerinde durulur.
  
• Gözaltına alma: Şüpheliler hakkında gözaltı kararı alınabilir.
  
• Tutuklama: Suçun ağırlığına ve kaçma şüphesi gibi nedenlere göre tutuklama kararı verilebilir.
  

• Duruşmalar: Sanık ve avukatının savunmaları alınır, tanıklar dinlenir, deliller değerlendirilir.
  
• Karar: Mahkeme, toplanan delillere göre sanığın suçlu olup olmadığına ve hangi cezayı alacağına karar verir.
  

• Hapis cezası: Belirli bir süre özgürlüğünden yoksun bırakılma.
  
• Para cezası: Devlete belli bir miktar para ödeme.
  
• Güvenlik tedbirleri: Sürgün, yasaklama gibi tedbirler.
  

• Genel caydırıcılık: Toplumda suç işlemeyi engellemek.
  
• Özel caydırıcılık: Suç işleyen kişiyi tekrar suç işlemekten alıkoymak.
  
• İntikam: Mağdurun zararını telafi etmek.
  
• İslah: Suçluyu topluma kazandırmak.
  

• Suçun ispatı: Suçun ispatı için yeterli ve güvenilir delillere ihtiyaç vardır.
  
• Sanık hakları: Sanığın savunma hakkı, adil yargılanma hakkı gibi temel hakları vardır.
  
• Ceza hukuku karmaşık bir alandır: Her suçun kendine özgü özellikleri ve cezalandırma şekilleri vardır. Bu nedenle, hukuki bir sorunla karşılaşıldığında bir avukata danışılması önemlidir.
  

Ceza hukuku açısından, bir suçun işlenmesi genellikle bir süreçtir. Bu süreçte fail, suçun işlenmesi için çeşitli hazırlıklar yapar. Bu hazırlık aşamasındaki eylemlerin cezai sorumluluk doğurup doğurmayacağı, Türk Ceza Kanunu (TCK) ve yargıtay kararlarıyla belirlenen önemli bir hukuki meseledir.
Genel Kural: Hazırlık Hareketlerinin Cezalandırılmaması
Türk Ceza Kanunu’nda genel olarak, bir suçu işlemek amacıyla yapılan hazırlık hareketlerinin cezalandırılmaması benimsenmiştir. Bu ilkenin temel gerekçeleri şunlardır:

• Düşünce özgürlüğü: Suç işlemeye yönelik düşüncelerin cezalandırılması, düşünce özgürlüğüne aykırıdır.
  
• İspat güçlüğü: Hazırlık hareketlerinin suç teşkil edip etmeyeceğinin belirlenmesi zor olabilir.
  
• Orantısızlık: Her hazırlık hareketinin cezalandırılması, ceza hukukunun amacına uygun düşmeyebilir.
  

• Hazırlık hareketinin kendi başına suç teşkil etmesi: Örneğin, bir cinayet işlemek amacıyla silah satın almak, silah satın alma suçunu oluşturur.
  
• Suça teşebbüs: Fail, icra hareketlerine başlamış ancak elinde olmayan nedenlerle suçu tamamlayamamışsa, teşebbüsten cezalandırılır.
  
• Gönüllü vazgeçme: Fail, icra hareketlerine başlamış ancak kendi iradesiyle suçtan vazgeçmişse, genellikle cezalandırılmaz. Ancak, vazgeçme öncesindeki eylemleri başka bir suçu oluşturabilirse bu suçtan cezalandırılabilir.
  

• Suç işlemeye yönelik hazırlık hareketleri, genellikle cezalandırılmaz.
  
• Hazırlık hareketinin kendi başına bir suç oluşturması veya suça teşebbüs olması durumunda cezalandırılabilir.
  
• Yargıtay, hazırlık hareketlerinin cezalandırılmasında oldukça dikkatli bir yaklaşım benimser.
  

Ceza hukukunda, bir suçun işlenmesi genellikle bir süreçtir. Bu süreçte fail, suçu gerçekleştirmeden önce çeşitli hazırlıklar yapar. Peki, failin bu hazırlık aşamasındaki eylemleri cezai sorumluluk doğurur mu? Bu sorunun cevabı, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) ve yargıtay kararlarında detaylı bir şekilde incelenmiştir.
Suçun İşlenme Aşamaları

• Suç işleme düşüncesi: Failin zihninde suç işlemeye dair bir düşüncenin oluşması.
  
• Hazırlık hareketleri: Suçu gerçekleştirmek için yapılan planlama, araç gereç temini gibi eylemler.
  
• İcra hareketleri: Suçun doğrudan işlenmeye başlandığı aşama.
  

• Düşünce özgürlüğü: Suç işlemeye yönelik düşüncelerin cezalandırılması, düşünce özgürlüğüne aykırıdır.
  
• İspat güçlüğü: Hazırlık hareketlerinin suç teşkil edip etmeyeceğinin belirlenmesi zor olabilir.
  
• Orantısızlık: Her hazırlık hareketinin cezalandırılması, ceza hukukunun amacına uygun düşmeyebilir.
  

• Hazırlık hareketinin kendi başına suç teşkil etmesi: Örneğin, bir kişiyi öldürmek için silah satın alması, silah satın alma suçunu oluşturur.
  
• Suça teşebbüs: Fail, icra hareketlerine başlamış ancak elinde olmayan nedenlerle suçu tamamlayamamışsa, teşebbüsten cezalandırılır.
  
• Gönüllü vazgeçme: Fail, icra hareketlerine başlamış ancak kendi iradesiyle suçtan vazgeçmişse, genellikle cezalandırılmaz. Ancak, vazgeçme öncesindeki eylemleri başka bir suçu oluşturabilirse bu suçtan cezalandırılabilir.
  

• Hazırlık hareketleri genellikle cezalandırılmaz.
  
• Hazırlık hareketinin kendi başına suç teşkil etmesi veya suça teşebbüs olması durumunda cezalandırılabilir.
  
• Yargıtay, hazırlık hareketlerinin cezalandırılmasında oldukça dikkatli davranır.
  

• Suça teşebbüs: Failin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması 1 halidir.  
  [url=http://www.forensislaw.com/blog/sahte-belge-duzenleme-ve-kullanma-suclari-hakkinda][/url]
  

Organize suçlara iştirak, bir suç örgütünün faaliyetlerine doğrudan veya dolaylı olarak katılmak anlamına gelir. Bu katılım, örgütün amacına hizmet etmek amacıyla yapılan her türlü eylem veya ihmal olabilir.

Organize Suç Örgütü Nedir?
Organize suç örgütü, suç işlemek amacıyla kurulan, hiyerarşik bir yapıya sahip, süreklilik arz eden ve üyeleri arasında iş bölümü bulunan bir suç örgütüdür. Bu örgütler genellikle ciddi suçları işlerler ve toplumun güvenliğini tehdit ederler.
Organize Suçlara İştirak Türleri
Organize suçlara iştirak, farklı şekillerde gerçekleşebilir:

• Direkt katılım: Örgütün faaliyetlerine doğrudan katılmak, örneğin bir soygunda görev almak gibi.
  
• Dolaylı katılım: Örgüte maddi veya manevi destek sağlamak, örneğin örgütün mal varlıklarını saklamak veya örgüt üyelerine barınma sağlamak gibi.
  
• Yardım ve yataklık: Örgütün faaliyetlerinin başarılı olması için gerekli olan her türlü yardımı sağlamak.
  

• TCK madde 220 ve devamı: Bu maddeler, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, üye olma ve örgüt adına suç işleme suçlarını düzenler. Cezalar, hapis cezası ve güvenlik tedbirleri şeklinde uygulanır.
  
• Diğer suçlara iştirak: Organize suç örgütü üyeleri, örgüt adına işledikleri diğer suçlardan da (örneğin, cinayet, uyuşturucu ticareti) dolayı cezalandırılırlar.
  

• Süreklilik: İştirak, tek bir eylemle sınırlı kalmaz, genellikle sürekli bir ilişkiyi ifade eder.
  
• Hiyerarşik yapı: Örgüt içindeki hiyerarşi, üyelerin sorumluluklarını ve ceza derecelerini belirler.
  
• Gizlilik: Organize suç örgütleri, faaliyetlerini gizli tutmaya çalışırlar. Bu nedenle, iştirak suçunun ispatı zor olabilir.
  

• Organize suçlara iştirak, bir suç örgütünün faaliyetlerine katılmak anlamına gelir.
  
• Cezalar, iştirak şekline, suçun türüne ve failin örgüt içindeki konumuna göre değişiklik gösterir.
  
• Organize suçlara iştirak, toplum güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturur.
  

Ceza Hukukunda Genel ve Özel Kastın Ayrıntılı İncelenmesi
Önceki açıklamalarımızda genel ve özel kast kavramlarını temel düzeyde ele almıştık. Şimdi bu konuyu daha derinlemesine inceleyelim ve bazı önemli nüanslara değinelim.
Genel ve Özel Kastın Daha Derinlemesine İncelenmesi
Genel Kast:

• Tanım: Suçun yasal tanımında yer alan hareketin ve sonucun fail tarafından bilinmesi ve istenmesidir. Yani, fail yaptığı işin ne anlama geldiğini bilir ve bu sonucu gerçekleştirmek ister.
  
• Örnek: Bir kişi, bir mağazadan bir ürün çalarak hırsızlık suçunu işler. Bu durumda, kişi hem çaldığını bilir hem de başkasının malını almak isteğiyle hareket eder.
  
• Hukuki Sonuçlar: Genellikle ceza tayininde doğrudan bir etkisi olmaz. Ancak, bazı durumlarda suçun niteliğini belirlemede önemli olabilir. Örneğin, bir kişiyi darp etmek suçunda, genel kastın varlığı, suçun basit yaralama mı yoksa ağır yaralama mı olduğu konusunda belirleyici olabilir.
  

• Tanım: Genel kastın yanı sıra, failin belirli bir amaç veya niyetle hareket etmesi durumudur. Yani, fail sadece suçu işlemek istemekle kalmaz, aynı zamanda bu suçu işleyerek belirli bir amaca ulaşmayı hedefler.
  
• Örnek: Bir kişi, mirasını alabilmek için annesini zehirler. Bu durumda, fail sadece öldürme fiilini gerçekleştirmekle kalmaz, aynı zamanda mirasını almak amacıyla hareket eder.
  
• Hukuki Sonuçlar: Ceza tayininde önemli bir rol oynar. Özel kastın varlığı, cezanın artırılmasına neden olabilir. Ayrıca, suçun niteliğini de değiştirebilir (örneğin, basit yaralama yerine cinayet).
  
  

• Yeni TCK'da net bir ayrım olmamakla birlikte: Failin iradesi ve amacı, ceza tayininde önemli bir rol oynamaya devam etmektedir.
  
• Olası kast: Genel ve özel kasta ek olarak, olası kast kavramı da önemlidir. Fail bir sonucu gerçekleştirmek istemez ancak bu sonucun gerçekleşebileceğini öngörürse, olası kasttan söz edilir.
  
• Niyet ve amaç arasındaki fark: Niyet, failin belirli bir sonucu gerçekleştirme isteği iken, amaç, bu sonucu gerçekleştirerek elde etmek istediği bir fayda veya durumdur.
  
• Subjektif unsur: Kast, suçun subjektif unsuru olarak kabul edilir. Yani, failin iç dünyası, düşünceleri ve niyetleri ile ilgilidir.
  

• Kastın İspatı: Özellikle özel kastın ispatı, delillerin titizlikle değerlendirilmesini gerektirir. Tanık ifadeleri, failin geçmişteki davranışları, olay yerindeki deliller gibi çeşitli unsurlar, özel kastın varlığını göstermek için kullanılabilir.
  
• Kast ve Taksir: Kast, failin bir eylemi bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi anlamına gelirken, taksir, failin dikkatsiz, özensiz veya ihmalli davranışıyla bir sonuca neden olması durumudur.
  
• Ceza Hukukunda Diğer Kavramlar: Dolandırıcılık, hileli iflas gibi suçlarda özel kastın önemi daha da artar.
  

Suçun zamanaşımı, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) düzenlenen ve belirli bir suç için dava açılabilecek veya cezanın infaz edilebileceği süreyi sınırlayan bir hukuki kurumdur. Bu süre içerisinde dava açılmaz veya açılmış olan dava sonuçlandırılmazsa, devlet cezalandırma hakkından vazgeçmiş sayılır ve ceza davası düşer.
Dava Zamanaşımı

• Tanım: Suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtikten sonra dava açılmamışsa, devletin cezalandırma hakkı ortadan kalkar.
  
• Amaç:
  • Adaletin sağlanması: Eski suçlar için sürekli bir soruşturma ve kovuşturma ortamının yaratılması, bireylerin hayatlarını olumsuz etkileyebilir.
    
  • Kanıtların güvenilirliği: Zamanla delillerin kaybolması veya güvenilirliğini yitirmesi, adil bir yargılamanın önüne geçebilir.
    
• Süreler: Suçun türüne göre dava zamanaşımı süreleri farklılık gösterir. Örneğin, basit yaralama suçunda dava zamanaşımı süresi 5 yıldır.
  

• Tanım: Mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden itibaren belli bir süre geçtikten sonra, cezanın infaz edilmesinden vazgeçilir.
  
• Amaç:
  • İnfazın gerçekleşmesi: Mahkumun cezasını çekmesi ve topluma yeniden kazandırılması amaçlanır.
    
  • Hukuki belirlilik: Cezaların belirli bir süre içerisinde infaz edilmesi, hukuki belirsizliği ortadan kaldırır.
    

• Dava sırasında: Dava sırasında sanık veya avukatı, dava zamanaşımına dair savunma yapabilir.
  
• Mahkeme kararı: Mahkeme, toplanan delilleri değerlendirerek dava zamanaşımının olup olmadığına karar verir.
  
• Dava düşmesi: Eğer dava zamanaşımı gerçekleşmişse, mahkeme davanın düşmesine karar verir.
  

• Bireysel hakların korunması: Kişilerin geçmişteki hataları nedeniyle sürekli bir tehdit altında olmamaları sağlanır.
  
• Adalet sisteminin etkinliği: Eski suçlarla uğraşmak yerine yeni suçlara odaklanılması, adalet sisteminin daha etkin çalışmasını sağlar.
  
• Hukuki güvenlik: Hukuki süreçlerin belirli bir süre içerisinde sonuçlanması, hukuki güvenliği artırır.
  

• Çocuklukta işlenen bir suç: Kişi çocukluğunda işlediği bir suç nedeniyle yetişkinlikte yargılanamaz.
  
• Eski bir borç: Belirli bir süre içerisinde tahsil edilmeyen bir borç için icra takibi yapılamaz.
  

Basit ve Nitelikli Suçların Ayrımı: Daha Derinlemesine Bir Bakış
Önceki açıklamalarda basit ve nitelikli suç arasındaki temel farkları ve bu ayrımın önemini ele almıştık. Şimdi bu konuyu daha da derinlemesine inceleyelim ve bazı önemli noktalara değinelim.
Nitelikli Hallerin Çeşitliliği
Nitelikli suçlar, basit suçlara eklenen çeşitli unsurlar sayesinde daha ağır cezalarla yaptırılır. Bu unsurlar, suçun işleniş biçimi, mağdurun kimliği, suçun işlendiği yer veya zaman gibi farklı faktörlere bağlı olarak değişebilir.
Nitelikli hallere örnekler:

• Suçun işleniş biçimiyle ilgili nitelikler:
  • Silahlı suçlar: Bir suçun silah kullanılarak işlenmesi, suçun niteliğini ağırlaştırır.
    
  • Örgütlü suçlar: Suçun bir suç örgütü tarafından işlenmesi, suçun ciddiyetini artırır.
    
• Mağdurun kimliğiyle ilgili nitelikler:
  • Çocuğa karşı işlenen suçlar: Çocuklara karşı işlenen suçlar, mağdurun savunmasız olması nedeniyle daha ağır cezalandırılır.
    
  • Kamu görevlisine karşı işlenen suçlar: Kamu görevlisine karşı işlenen suçlar, kamu hizmetinin güvenliğini tehdit ettiği için daha ağır cezalandırılır.
    
• Suçun işlendiği yer veya zamanla ilgili nitelikler:
  • Tapınak veya ibadethanede işlenen suçlar: Bu tür yerlerde işlenen suçlar, din duygularını inciteceği için daha ağır cezalandırılır.
    
  • Afet durumunda işlenen suçlar: Afet durumunda yağma gibi suçlar işlenmesi, toplumun güvenliğini tehdit ettiği için daha ağır cezalandırılır.
    

• Adaletin sağlanması: Suçun ağırlığına göre ceza tayini, adaletin daha iyi sağlanmasını sağlar.
  
• Caydırıcılık: Nitelikli suçların daha ağır cezalandırılması, potansiyel suçluları caydırıcı etkide bulunur.
  
• Toplumun korunması: Nitelikli suçlar, toplum için daha büyük bir tehdit oluşturduğu için, bu suçlara karşı daha etkin bir mücadele gerekmektedir.
  

Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) düzenlenen taksirle ölüme sebebiyet verme suçu, kişinin dikkatsiz, özensiz veya ihmalli davranışı sonucu bir başkasının ölümüne neden olması halinde gerçekleşir. Bu suç, trafik kazaları, iş kazaları gibi birçok olayda karşımıza çıkabilir.
Suçun Unsurları

• Taksir: Failin, bir sonucu öngörmesi gerekirken görmemesi veya görmesine rağmen bu sonucun gerçekleşmeyeceğini zannetmesi durumudur. Yani, failin dikkatsiz, özensiz veya ihmalli bir davranışı söz konusudur.
  
• Ölüm sonucu: Failin taksirli davranışı sonucu bir kişinin hayatını kaybetmesi gerekir.
  
• Nedensellik bağı: Failin taksirli davranışı ile ölüm arasında doğrudan bir nedensellik bağı bulunması gerekir. Yani, failin davranışı olmasaydı ölüm gerçekleşmeyecekti.
  

• Failin kusur derecesi: Failin kusuru ne kadar büyükse ceza da o kadar ağır olur.
  
• Olayın meydana geldiği koşullar: Kaza yerinin durumu, hava koşulları gibi faktörler ceza miktarını etkileyebilir.
  
• Failin geçmişi: Daha önce benzer suçlar işlemiş olması gibi durumlar, cezanın artmasına neden olabilir.
  

• Birden fazla kişinin ölümü: Eğer failin taksirli davranışı birden fazla kişinin ölümüne neden olmuşsa, ceza daha ağır olacaktır.
  
• Ölümle birlikte yaralama: Ölümün yanı sıra bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olunması halinde de ceza artacaktır.
  

• TCK madde 85: Taksirle ölüme sebebiyet verme suçunun detaylı yasal düzenlemesi için TCK'nın 85. maddesini inceleyebilirsiniz.
  
• Yargıtay kararları: Konuyla ilgili daha önce verilmiş Yargıtay kararları, hukuki değerlendirmelerde önemli bir kaynak olabilir.
  
• Bir avukata danışmak: Hukuki bir süreç içerisindeyseniz, bir avukat size en doğru bilgiyi verecek ve haklarınızı koruyacaktır.
  

Ceza hukukunda, bir suçun işlenmesi sürecindeki farklı aşamalar hukuki sonuçlar açısından farklı değerlendirmelere tabi tutulur. Bu aşamalardan biri olan teşebbüs ve bununla bağlantılı olarak gönüllü vazgeçme kavramları, suçun işlenmesiyle sonuçlanmamış olsa bile, cezai sorumluluğun doğmasına neden olabilecek durumları ifade eder.
Teşebbüs Nedir?
Bir kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu gerçekleştirmek için elverişli hareketlere başlamış, ancak elinde olmayan nedenlerden dolayı bu suçu tamamlayamamışsa, teşebbüs suçunu işlemiş sayılır. Yani, suçun işlenmesi için gerekli tüm hazırlıkları tamamlamış ve fiile başlamış, ancak son aşamaya gelemeden engellenmiştir.
Örneğin: Bir ev hırsızı, bir evin penceresini kırarak içeri girmeye çalışır, ancak komşuların haber vermesi üzerine yakalanır. Bu durumda hırsız, hırsızlık suçuna teşebbüs etmiş sayılır.
Gönüllü Vazgeçme Nedir?
Gönüllü vazgeçme ise, failin suçun icra hareketlerinden kendi isteğiyle vazgeçmesi veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını engellemesi durumudur. Gönüllü vazgeçme, teşebbüsün cezai sonuçlarını ortadan kaldıran önemli bir hukuki kurumdur.
Örneğin: Yukarıdaki örneğe devam edersek, hırsız pencereyi kırdıktan sonra içgüdüsel olarak vazgeçip evden uzaklaşsa, bu durumda gönüllü vazgeçme söz konusu olur ve hırsız teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz.
Teşebbüs ve Gönüllü Vazgeçmenin Hukuki Sonuçları

• Teşebbüs: Teşebbüs, bir suçun tamamlanmamış hali olmasına rağmen, Türk Ceza Kanunu'nda ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir. Teşebbüs suçunu işleyen kişi, tamamlanmış suç için öngörülen cezanın yarısından üçte ikisine kadar bir ceza ile cezalandırılır.
  
• Gönüllü Vazgeçme: Gönüllü vazgeçme durumunda, fail teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz. Ancak, tamamlanan kısım başka bir suç oluşturuyorsa (örneğin, pencereyi kırmak suç teşkil ediyorsa) bu suçtan dolayı cezalandırılır.
  

• Kendiliğinden vazgeçme: Vazgeçme kararı, failin kendi iradesiyle ve dışarıdan bir zorlama olmadan alınmış olmalıdır.
  
• Tamamen vazgeçme: Fail, suçun tamamlanmasını engelleyici tüm eylemleri gerçekleştirmiş olmalıdır.
  
• Zamanında vazgeçme: Vazgeçme kararı, suçun tamamlanmasına çok yakın bir zamanda alınmış olmalıdır.
  

• Teşebbüs: Suçun işlenmesine başlanmış, ancak tamamlanamamıştır.
  
• Gönüllü Vazgeçme: Fail, kendi isteğiyle suçtan vazgeçmiştir.
  
• Hukuki Sonuçlar: Teşebbüs ceza gerektirirken, gönüllü vazgeçme ceza sorumluluğunu ortadan kaldırabilir.